İlk gönderimde Spyder’ı nasıl aldığım ve ne değişiklikler yaptığımı “kısaca” anlatmıştım. Şimdi birazda genel özelliklerinden bahsetmekte. Bu + ve – benim motorumdan kaynaklıda olabilir.
Avantajları:
+ Görüntü ve gösteriş olarak çok başarılı bir motor. Beraber yaptığımız gezilerde hangi motor grubu ile gitmiş olursak olalım, çevrenin ilgisi benim motorumun üzerinde oluyor. En çok da “özel yapım mı bu?” ve “Harley mi bu?” soruları ile karşılaşıyorum.
+ Kullanımı kolay bir motor. Uzun yolda yormuyor, sıkmıyor. Bir gün içerisinde Ordu’ya gidip geldim. 2 saat gidiş, 2 saat dönüş yaptım ama en ufak bir yorgunluk/halsizlik/bitkinlik yaşamadım.
+ Su soğutmalı. Gerçi pek nadir gerekli oluyor ama olsun.
+ Motor ile ilgili herşey pratik. Az bir teknik bilgi ile kendi başınıza bir çok ayarı/değişikliği kendiniz yapabilirsiniz. Hava filtresine dolan yağmur suyu nedeni ile karbüratör’ün tamamını söküp, parçalayıp, tekrar birleştirdim.
+ Ekonomik. 11+2 litreli deposu var. Yani kabaca günümüzde deposu 50TL’ye doluyor ve bu depo ile 240-260KM (kadrana göre, gerçekte 265-285KM) yol yapıyor.
+ Fiyatı. 0 KM bir Spyder 10.900TL (Zam gelmiş). İkinci el bir Spyder’ı 6.450TL’den başlayan fiyatlar ile bulabilirsiniz.
+ Arka frenler disk.
+ Motor çift silindir ve balansörlü. 120km/s hıza kadar bir sıkıntı/titreşim yaşanmıyor.
+ Motorun son hızı en ideal koşullarda 130km/s civarında (son gaz, rüzgar arkadan, düz yada hafif eğimli yol). 190kg’lik ve 250CC’lik bir motor için “bence” iyi. Zaten ben Türkiye koşullarında motor üzerinde 100km/s üzerine çıkmayı pek tavsiye etmiyorum.
+ 175cm boy ve yaklaşık 100kg ağırlığında biri olarak ben kullanma ve keyif konusunda sıkıntı yaşamıyorum.
+ Yedek parçalarımı Samsun’da Sağlam Motor’dan, Regal’e özel bir parça ise onu da İstanbul’daki Ali Usta‘dan internet üzerinden alıyorum. Hiç problem yaşamadım.
Dezavantajları:
– 250’lik bir motorsiklete göre manevra kabiliyeti sınırlı. Uzun çatallı olduğu için dar mekanlarda manevra işkence olabiliyor. Bir “kuryeci”nin kesinlikle tercih listesinde yer almaz. 🙁
– 110km/s hızdan sonra ön çataldan kaynaklanan bir titreşim başlıyor. Uzun süre bu hızın üzerinde kalırsanız ellerinizde istemsiz bir uyuşma yaşanabiliyor.
– Hava filtresi motor selesinin altında. Temizlemek çok zahmetli. Önce koltuk sökülecek, ortaya çıkan vidalar aracılığı ile yan panel sökülecek, hava filtresi temizlenecek vs. Ben bu ve daha sonra bahsedeceğim kurum nedeni ile açık hava filtresi taktırmıştım ama daha sonra memlun kalmadığım (kurum probleminde değişiklik olmadı. Sürüş sırasında sürekli bacaklarım filtrelere çarptı vb.) için orjinaline dönüş yaptım.
– Motorda tek gösterge var, hız göstergesi. Devir, benzin ve hararet göstergeleri yok. Peki benzin alma nasıl işliyor? Benzin biterken motor tekliyor, yedek depoya geçiyorsunuz ve benzinliğin yolunu tutuyorsunuz. 🙂 Bir seferinde az daha yolda kalıyordum. Depoyu “rezerv” konusunda unutmuşum. Ya bu benzin niye bitmedi derken fark ettim.
– Motorun avans ayarlarının yapılması biraz problemli. Genelde ustalar “ayar tutturmakta” zorlanıyor. Bunun sonucunda da bujilerde kurum oluşuyor. 15-20 günde bir bujilerin çıkartılıp temizlenmesi gerekli.
– Motorun orta destek ayağı yok. Yan destek ayağı açıkken de çalışmasını önleyecek bir mekanizma var. Ama bir çok motor sahibi bu mekanizmayı üzerini giyerken motor çalışabilsin diye iptal ettirmiş. Kesinlikle tavsiye etmiyorum. Zira bu ayak açıkken motor çalışırsa/çalıştırmaya çalışılırsa benzin ve yağ bir pistona hucum ediyor ve o pistonun bujisi daha çabuk kurum kaplanıyor.
– Kurum kaplama problemine karşı bir çok kişi İridium buji öneriyor. Ben iridium bujilerden çok memlun kalmadım. Elimde bir sayısal veri yok ama normal bujilerle motor “daha çabuk hızlanıyor gibi hissediyorum”. İridium bujilerim ise yedek olara yanımda duruyor.
– Çalıştırma süreci biraz hassas. Eğer hatalı bir şey yaparsanız bujilerden biri kesebiliyor yada ısınına kadar bir süre tek piston çalışabiliyor. Bunu da güçten düşmesinden hemen anlayabiliyorsunuz. Ben çalıştırma sürecini söyle yapıyorum; normal olarak marşa basıyorum. Bu süreçte kesinlikle gaz vermiyorum. Çalışmaz ise jikleyi çekip marşa basıyorum. Gaz vermemek asıl hedef. Ama zaruri olursa çok az vermeli. Motor çalıştıktan sonra da bir 10 saniye kadar gaz vermemek lazım. Bu şekilde çalıştırılırsa hiç problem yaşanmıyor.
– 12 saatten fazla bir süre çalıştırmayacaksanız benzin musluğunu kapatmayı unutmayın.
– 12 saatten fazla bir süre çalıştırmayacaksanız benzin musluğunu kapatmayı unutmayın.
– 12 saatten fazla bir süre çalıştırmayacaksanız benzin musluğunu kapatmayı unutmayın. (Buji kesiyor. Kes-Yapıştır hatası yok. 3 defa yazdım.)
– Uzun bir zincir kullandığı için arka teker pozisyonsuzluğunda hemen zincir sesi yapıyor. Bu nedenle düzenli gerginliğini kontrol etmeli, gerekirse tekeri geri çekmelisiniz. Kontrolü unutsanız da çok dert değil, o sesi ile size hatırlatıyor.
– Kadran %10 dolayında az gösteriyor/kaydediyor. Daha önce yukarıda bahsettiğim Ordu güzergahını ilk gidişim değil. Kişisel aracım ile Samsun TV Sapağındaki Lukoil’den benzin alıp, Ordu’ya gidip (gidilen yer aynı) Atakum’daki evime döndüğümde arabamın kadranı 320km gösteriyordu. Motorsiklet ile giderken Atakent’teki PO’dan benzin aldım (lukoil’den daha önce), gittim ve üniversiteye döndüm (evimden 7km sonra). Kadran 300km gösterdi. En az 330KM olmalı idi. Dolayısı ile kadran %10 oranında eksik ölçüyor 🙂
– Ön tarafta bir cam yok. Dolayısı ile uzun yolda tüm rüzgarı vücudunuz ile alıyorsunuz. Çok uzun bir yolda sürücüyü yorabilir. Çeşitli ön camlar denedim (bombeli olanları bile). Ama bu camlar hem motorun görüntüsünü bozdu, hem ayrodinamik olarak bir gelişme olmadı, hem de yakıt tüketimi değişmedi.
– Motorun taşıma kapasitesi ruhsatta 150kg. Ben 160kg olarak denedim (ben 160kg değilim, artçı ile birlikte) ama bu kg ile kasislerde arka tekerin çamurluğa sürttüğünü “hissettim”.
– DD250E serisi motor sahipleri genelde “2. vitesten boşa düşme” gibi bir şikayetten müzdarip. Bende bu problem yaşanmadı. Zaten alırken de buna özellikle dikkat etmiştik.
– Koltuk dikişlerinde sıkıntılar var. Eğer motor yağmur altında brandasız olarak kalırsa, yağmur suları dikiş deliklerinden içeri sızıyor. Sonrasında siz ne yaparsanız yapın, koltuğa oturduğunuzda o sular aynı deliklerden size dönüyor.
Sonuç:
10 adet + ve 15 adet – yazmışım. Ama –‘lerin fazla olması motorsikletimden memlun olmadığım anlamına gelmiyor. Ben tarafsız bir gözle yaşadığım tüm problemleri anlatmak istedim. Motorumdan son derece memlunum ve değiştirirsem de Spyder 350 ile değiştirmeyi düşünüyorum (Zaten keyfe keder olarak veridiğim sahibinden ilanında da açıkca belirttim bu durumu).
Eğer yukarıda bahsettiğim durumlar hariç bir sorunuz olursa yanıtlamaya çalışırım.
Unutmayalım motosiklet bir tutkudur. Ama tutkunuzun eziyet olmaması için tedbiri elden bırakmayalım.